29 Ocak 2019 Salı

Tek Başına Tatil 3 Bu Kez Foça

Yurt içinde yaptığım ilk tam anlamı ile yalnız tatilim Eski Foça oldu.
İzmir'li bile olsa Türk kafası Türk kafası kardeşim!



Tek başına gelmeye korkmadın mı vallaha iyi cesaret! Diyen hödüğe "sana ne be!?" demek istedim ama diyemedim. Sadece gülümsedim. 

Nasıl başlarsa öyle gider mottosu var ya hani, atadan dededen kalan vallahi doğru! 

Çeşme'ye odaklanmışken; dümeni tatile 1 hafta kala Eski Foça'ya kıran ben: Gram pişman değilim! İyi yaptım! Diyorum. 

Sıkılmadım, bunalmadım, daralmadım, sinirlenmedim. Haa tek bir olay hariç onun da anlatım sırası gelecek...

Uçuşa 45 dk kala bagaj alamıyoruz diyen thy, efendim bilet kontrol sonra veriniz yor ve görevli kişi de " bu çok küçük be, yanınıza alın" diyor. Ve emektar valizim ile başbaşa kalıyorum.

Bangır bangır LAST CALL yazan uçuş, 22 dk gecikme ile kalkıyor. 

Uyumaya çalıştım açıkçası ama becermedim. Çareyi bombalar bombası, efsane kitabımda buldum : Amk Aşklar Funda Mentaloğlu

Inınının! 

İster ahlaksız, ister edepsiz deyin, ben dahil pek çoğumuzun aklından geçen ama diline gelemeyenleri kadın yazmış! 

Hem de öyle bir yazmış ki gözünde uykular bekleşen ben bir anda kahkaha atmaya, gülmemek için ağzını tutmaya, dudağını ısırmaya başladım. 

Yahu varsın deli desinler! 

Gülüyorum diye deli sayılayım! Ne mutluluk! Beton dökülmüş gibi olacağıma, sızlanıp, surat sallayacağıma deli olayım ve yeterki güleyim. 

Mutlu olayım! 

Sert bir kalkışın, sert de inişi oldu İzmir'e. 

İstikamet İzban! En sevdiğim! Zamanında neredeyse uçağımı kaçırıyordum! Ama kaçırmadım tabii. Ver elini hatundere. Ve bekleden otobüse sonunda gideceğim yerdeyim saat 10:30. 

Otel sahibem Selma Hanım'ı yolu sormak için aradım. Keyifli kordon turundan sonra otele vardım. Sağ olsunlar hemen odamı verdiler ve istikamet en yakın plaj. 

Çeşme'nin aksine sakin. Dingin.
Fonda power love var. 
Deniz kenarındayım. 
Sıcak.
Ve tatil başladı eksiği de yok ;) 

50 yaşlarında benle yaşıt kızı olan bir hanımla arkadaş oluyoruz. Laf lafı açıyor. Kafa benim kafa, yaş olmuş 52. 

Acaba benim kafam böyle olduğundan mı bir takım sorunları görmezden gelemiyorum diyorum. Ardından şeytanları kovuyorum!  Tatildeyim, darlanmak yok! 




Akşam için Fokai'yi seçiyorum. 

Tıklım tıkış masalardan bana yer açılması için bekliyorum ve güzel bir masaya kuruluyorum. 

Cevval garson, benim rakı ile sınavımı anlamış olacak ki 20 lik yeşil efe için ısrar ediyor. Hadi peki olsun ama kalanını saklayın, yarın geleceğim! 

Balıkla olan imtihanım rakıdan daha sert geçiyor. 

Son parçayı yutarken resmen nefesimi tutuyorum. Evet, işlem başarılı! 

Mezeler başarılı..

Rakıyı sodaya boğuyorum ki ferahlatsın beni. 




Yedim içtim, hatta patlayacak kadar yedim. Artık bana müsade diyerek otelin yolunu tutuyorum. 

Ertesi gün, yine aynı plaj, yine aynı restorant. Bu kez insanlar maça dalmış ohhh sokaklar dahi boş.

İlk hedefim karides oluyor.

Ben bu deniz ürünleri ile aramı düzelteceğim! 

Olacak, yavaşça, küstürmeden ...

Karisesin hasını, 5 sene önce Alsancak'ta  yemiştim. Bu da 2. Si oluyor ve keyfim yerine geliyor. 




İzmir, kafamda bir kez daha rakı & balık & melankoli olarak kodlanıyor.

Cumartesi gecesi yazdım durdum. Pazar ile kitabımla gittim ve kitap & karides & rakı tüm Foça halkının görmediği inanılmaz bir çift olduk! 

Rakı içip, kitap okumak anladığım kadarıyla milattı onlar için. 

Hesabı öderken, karideslerim altın kaplama olabileceği hissine kapıldım! 

Hesabı ödedim. Yolda ablamla konuşuyorum ki istemeden, rakının bana verdiği yetkiye dayanarak ağzımdan küfürler savruldu : adamlar bak ya .....ler develide o para o karides! ... Ler diye söylenirken, nöbetçi asker ile karşılaştı gözlerim. 

Keşke o an karides olsaydım.
O an bir araba olsaydım.
Gece lambası, eşya! 

Çocuk duydu tabii. Yerin dibinin 5000 feet altında kaldım! 

Özür dilerim beyefendi, ağzıma, halime, hanımlığıma yakışmadı değil mi küfür, dedim.

Büyük bir asker olgunluğu ile aslında haklısınız hanımefendi, dedi! İpi göğüsledi :))) 

"Burası Foça, yapacak bir şey yok" teselli cümlesi oldu askerin. Hakikaten geldiğimden beri ilk kez sinirlenmiştim. Ama rakı işte, coşturmuştu eksik olmasın.

Otele geldiğimde balkabağı olma saatimi geçmiştim. 
Ve şok! Otelin kapısı kapalı! Ve giremiyorum. Kedi gibi mırıldamak Ortada kaldım. Kapıyı açar mısınız demem karnı aç sokak kedisinin haykırışları gibiydi.

Otel sahibemin ağabeyi gece bizler gelene kadar bizlerin otele gelmesini bekliyor. 

Adamcağız kalktı açtı kapıyı. 

Annem bile beni bu saatte eve alıyor. Siz yalvartıyorsunuz diye takıldım adama. :)
Rakı eşliğinde taşkınlık yeter bu kadar. Müsadenizle bugünü kapatıyorum.

Son günüm yine ayrı ritüellerle geçti. Akşam otel sahibemizle vedalaşmadan önce, ona instagramın nasıl kullanılacağını öğrettim. Bana bol şans diledi hayatımın kalan kısmı için.
Anneme de çok selam söyledi. ( emanetine iyi baktım demek istiyor sanırım) 

Sarıldık, ayrıldık. 

Foça'nın olmazsa olmazı Nazmi Usta Dondurmasını yedikten sonra aynı sistemle otobüs ve trenle alana geldim. 




Aksilik yoktu ya hani. 

65 dk rötarı yememle, kendimi Comfort Lounge'a giderek şarapları yuvarlam bir oldu.. 

Beklemekle geçti ömrüm.

Foça'nın beni sevdiğini gördüm.



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder