1 Nisan 2015 Çarşamba

Güneşin Yüzünü Göstermesi ve Şifalı Kek

Ne alaka demeyin lütfen. Bugün daha da iyi anladık ki artık bahar geldi. Yavaş yavaş bir bakmışız haziran olmuş yaz gelmiş.
Şimdi erkek beynini bu düşüncelerimden dışarıda tutuyorum. 
Artık kaban, mont, manto giymek yok. Moda olan salaş kazaklar da yok. Bedenimizi örtmek yerine kabak çiçeği misali her gün daha da açılıp, saçılacağız. Bu bağlamda, pek çok kadının kilo vermek adına planlama yaptığına eminim. Zaten fazlası olmayanlar, deniz - kum - güneş ayarlamasını bile yapmış olabilirler. 

Madem önünümüz yaz, daha dikkatli olmamız gerekiyor gırtlağımızdan geçenlere. 
Çok merak ediyorum. Acaba şekerli şey yemediği günü "günden saymayan" var mıdır benim gibi? 

Nefsimi terbiye etmeyi öğrenirken, terbiyesizlik yapıp, mutfaktan nutella veya çikolata aşırmayı da çok seviyorum! Yalan yok! 

İşte tatlı krizlerinin aklımı başımdan aldığı günlerde ya da aniden gelen misafire ( en sevmediğim insan tipidir habersiz gelenler !! ) hafif geçmesi planlanan pazar kahvaltısına eşlikçi bir tarif vereceğim:  Şifalı Kek



İçinde yağ yok, şekeri esmer ( beyazsız olmaz diyen beyaz kullansın) ayrıca unu glutensiz. Çölyak olan varsa onlara da şifa niyetine. 

Bu pofidik keki yapın, yarısını yemek serbest. Benden size izin. ( Tarifi yazının sonuna ekleyeceğim.)

Ama ardından 2 saat koşu var. E o da şifa niyetine. ;) 

Keki yerken iyiydi di mi? :D 

Bahar mı Gelmiş Ne? 

Uzun senelerdir gerçekten çok zorunda olmadıkça haftasonunu insan yoğunluğunun olmadığı yerlerde geçiriyorum. Bundan sebep, bugün güzel havayı kaçırmadan soluğu Caddebostan'da aldım. Kitabım, suyum, suntam ve meyvelerim. Ah daha başka ne olsun falan derken; varış noktama yaklaşmamla ağzımın daha da açılması ve o ha! Yuh artık demekten alamadım kendimi. Memleketimin gençleri, ergenleri, emeklileri, çocukluları, pinpon amcaları ve kokoş teyzeleri şeklinde herkes çimenlere benden saatler öncesine yayılmışa benziyordu. 
Bu haftasonu yayılmayı düşünen varsa 2 kez düşünsün derim. 

Kendime tenha bir yer buldum. 2 saat kadar sonra 2 hanım ve bir de kız bebek yanıma komşu geldiler. Neyse bebek dahil kimse gürültülü değil oh be güzel ya dememle, 1 köpek, sonrasında 1 tane daha ; havlamalara bir tane daha derlen 3 köpek ve biz şeklinde bir tablo oluştu. 
10 dakika falan dayanabildik. Köpekler terk-i diyar eylemeyince tasımı tarağımı toplayıp, denize nazır bir banka attım kendimi.

Bu kadar fazla ortalarda gezinmeleri bana çok da doğru gelmedi. Sonuçta huzursuz oldum. Zaten kürdandan hallice olan ayak bileğimden beni bir kapsa, tamam yani devamı gelir kesin. En iyisi arkama bakmadan yollanmaktı. :)

Bir de daha ben evden çıktığımda 14:00 civarı oturmuş içmeye başlayan amcalar vardı bizim Kasaplar Çarşı'sında. 
Tanımam etmem ama hepsinin tek tek hastasıyım. 
Oh, iş yok, güç yok.
Dert yok tasa yok.
Vur kadehi kadehe.
Diğer masadaki diğer demlenen amcayla muhabbet et.
Arkadan hafiften gelsin sazların sesleri. 
Saat 18:00 olup da insanlar esaretlerinden kurtulmadan "kafası güzel olmak" 
Çok seviyorum bu kafayı. 
Ama bir gün bile öğlenden başlamadım içmeye.
Yazdım listeme. 
32 yaş kararlarımdan biri de bu olsun. 
Deniz - kum - güneş tatili haricinde gündüzden içilmeye başlanacak ve güzel kafa yaşanacak. (Tatilde 12'de deniz kenarında başlayan bira seanslarımı saymıyorum.)

Kafası güzel insanları seviyorum elimde değil. 

Yeter ki çalışsın o kafa. İyiliğe çalışsın ama. Hinliğe, hainliğe, alçaklığa değil.

Bol güneşli bir bahar dilerim. 

Bu şarkıda benden size gelsin. Ritme bırakın kendinizi - Tıklayın

 

Şifalı Kek

1 su bardağı : 220 ml 

1 su bardağı çekilmiz ceviz içi
1 su bardağı un ( glutensiz , normal veya yarı yarıya tam buğday ) 
1 su bardağı esmer şeker ( ille de beyaz olsun diyene tamam olsun!)
4 iri yumurta
1 tatlı kaşığı karbonat. 
1 tatlı kaşığı tarçın. ( Sevmiyorsan koyma, bu yaştan sonra zorlamam kimseyi.) 

Yumurtaları mikserin orta devrinde 5, şekeri ekleyip, yüksek devrinde artı 5 dakika daha çırpıyoruz.
Cevizi , karbonat ve unu ekledikten sonra un kaybolana kadar tahta kaşıkla karıştırıp, yağlanmış kalıba alıyoruz. 
165 derecede 45 dakika pişiriyoruz. 
Süre sonunda kürdan testi yapmayı unutmuyoruz. 
Unutmayın, fırınlar da kadınlar gibidir hepsinin başka bir "ayarı" var. 

O zaman pişirenlere, yiyenlere, doya doya koklayanlara afiyet olsun. ;)