31 Aralık 2014 Çarşamba

Noel Baba'nın Ren Geyikleri Yerine Türk Erkeği ...

Saçmalamıyorum.
Tamamen doğal bir dilek bu. Geçen gün bir arkadaşımla konuşurken, ağzımdan çıkıverdi.
Noel baba senelerdir eziyet ediyor ren geyiklerine. Onun yerine 2 tane türk öküzü ( erkek oluyor bu 2 öküz ) bağlasa mutlu mesut, daha verimli dağıtım yapardı; dedim. 

Günlerdir, güzel yılın parçası olduğun için , geyiği var ya hani !!!??? Ben bu uygulamadan tiksindim. 
Çünküüüü, 
Neresi güzeldi bu yılın allah aşkına? 
Bireysel olarak eleştiriyorum. 

Yaşımın yüzüsuyu hürmetine hayatımda ilk kez yaşgünümü kutlayacaktım. Başıma gelmeyen kalmadı.Soma ile aynı döneme gelmesi de olayı katmerlendirdi. 

Midemi bulandıran çirkin kadınlar ordusunun olduğu işimi arkama bakmadan bırakıp, kaçtım.

Tatil yapabilme katsayım, geçen yıla göre 4 kat düştü. 1 yurtiçi , 1 yurtdışı ile "idare et Bayan aY" demek zorunda kaldım.

Haksızlık edemem, yılın son bir kaç ayını tahminlerimin üzerinde güzellikte yaşadım.  Nankör bir insan hiç olmadım ben. Ama bu güzellikler nasıl bir çaba gerektirdi? Önemli olan zıp zıp zıplayıp, en tepelere fırlayıp, aman da benim dengem bozuldu derken taşa çakılmak değil.

Ne anladın bütün bunlardan derseniz, planlı yaşıyordum hep. Tatil, gezme, tozma, eğlenme planları. 
Bu sene iş planlarına bakacağız tek çare.
Sonra da eğlenebilme katsayımızı havaya kaldıracağız yeniden. 

Vs vs .... 

Yazımın amacı hönkürmek değildi ama  dayanamadım sanırım. 

Yılbaşı çılgınlığının en sevdiğim tarafına gelelim : HEDİYELER! 😊🎉🎁🎈🎊

Hayatım boyunca hediye alıp, vermeye ba yıl dım. Sürprizleri oldum olası sevdim ben. Küçücük olsun ama insanı şaşırtsın isterim hep.



İşte bu sebeple günlerden bir gün acaba bu sene nasıl hediyeler hazırlasam derken, aklıma "Stollen Kek" yapmak geldi. Seneler önce Almanya'da denemiştim.  Ne olduğunu çözememiştim. Kekle çörek arasında bir havası vardı. İçinde yok yoktı. Kokusu muhteşemdi. 



Gel zaman git zaman, internette tarif avındayken tarifi buldum ve aslında yeni yılda bolluk, bereket getirsin diye yapıldığını ve Hristiyan geleneği olduğunu öğrendim. BereketiN dini olmaz! Hediyenin de dini olmaz! 
Hemen koyuldum işe. 
Ayın 1'inde yazdığım yazımdaki badem ezmeleri stollen kekim içindi. Sonuç başarılı oldu sanırım. Olumsuz bir eleştiri almadım hiç.



Önemli olan farklı olmak ya, ben bir kaç tarifi harmanladım. Benim kekimin, kurutulmuş meyveleri 1 gece rom içinde uyudular mışıl mışıl. Tadı ve esrarı oradan geliyor aslında! 



Bu çörekleri hazırlıyorsunuz, sonrasında 2/3 hafta kadar yağlı kağıt veya keten dokuma bir beze sarıp, bekletiyorsunuz. Yılbaşı sofrasında da afiyetle mideye ...



Ben 13 adet kek yaptım.
9'u sahibini buldu. 
3'ü sağlık nedenleri ile sahiplerine gidemedi. Biscotti oldu, şu an mutfakta.
1 tanesi ise, piştiğinin ertesi gün, onu merakla bekleyen kişinin midesine ve ellerine teslim edildi. Yerken gözlerinden, çok beğendiğini okudum. Daha kendisi söylemeden ...

Herkese sevdiklerinin eksilmediği, arttığı, sağlıklı, huzurlu, paralı, başarılı, şanslı ve AŞK dolu bir yıl dilerim. 
Gözleriniz aşkınızın gözlerinden ayrılmasın e mi? 

Hep çift sayıların uğuruna inandım. 2014'ün süper geçmesini bekliyor-dum. 
Bu kez 2015'e şans veriyorum. 
Gelsin bekliyorum !


Beni bıkmadan seven herkesi ben daha çok seviyorum buna emin olun. 

Hayallerinizin gerçek olduğu bir yıl geçirmeniz dileklerimle. 

Ve şimdi hediyelerini alan şanslı kişiler karşınızda : 

         🎄Tuğçe 🎄Sedef 🎄 Ebru

         🎅 Ayşe 🎅 Aysun 🎅 Ayten

           🎈🎄Abimler 🎈🎄 Ablamlar

🎄🎅 Ve en aşık çifti:Zeynep&Ezra🎄🎅


Herkese güzel pozlarından dolayı çok teşekkür ederim. 

Sevgiler ...

*** Ve Tarif ***


29 Aralık 2014 Pazartesi

Sana Bacağı, Kolu, Kafası Olmayan Adamlar Yaptım Sevgilim!

Aklımdan, fikrimden ziyadesi ile şüphe edildiği günler geçirdiğim malum.
Siz şüphe ediyorsunuz ama ben aslında o kadar doğruyum ki anlatamam. 
Rüzgar esiyor, tersine tersine gidiyorum. E ne var yani, hep sizin gibi olmak zorunda mıyım? 

İmza falan da atmadım ki bir yerlere. Sözleşmem falan yok, canım ne isterse ...
O nedenle bırakınız essinler ... 

Benim gibi canı tez kaç kişi var acaba , bir ay öncesinden hummalı bir yılbaşı hazırlığına girişen? 
Son minvalde hasta olup, yerlere serilen? 
Maratonlarda son anda kaybeden koşucu gibiyim yani. Erken başladım koşmaya, dalağım şişti. Ayhh koşamıyorum. 

Hayatta tek rakibim aynadaki benim. Hiiiç kimselerin oyununa gelmem, yarışamam, uğraşamam. 

Tüm niyetim geçen yılı aşacak yeni yıl hediyeleri üretebilmekti aslında. 

Bu sene hediyelerim 2 aşamalı oldu. İlk aşaması bu yazının konusu. 
Ana konumuza çarşamba geleceğiz! 

Ecnebi memleketin yılbaşı denilince gingerbread men hadisesi vardır. Zencefilli adamlar diyelim kısacası. 
Yapışık bir kurabiye hamuru yapıyorsunuz. Sonra da elinizdeki kalıplarla adam şekli veriyorsunuz. 

Adam demişken, kalıbı sizi yanıltmayan adam bulduysanız kendinize, varsa yüreğiniz onu kalıp yapın; alem değişik bir format görsün!

Tarifçe kısmını aşağıda İngilizce ve Türkçe olarak vereceğim. Ben 3 farklı tarifin karmasını uyguladım. Gecenin bir yarısı geçeli çok oldu, Türkçeye çevirmeye üşendim sizin için. Zaten çok bir farkı da yok birbirinden. Tbs , dedikleri ölçü, ingiliz çay kaşığı. Bizim çay kaşığmızdan büyük, tatlı kaşığmızdan çok az küçük bir ölçü birimidir.

Can arkadaşlarıma bu sene zencefilli ve yakışıklı adamlardan hediye etmek aklımın baş köşesindeysi. Eh, uygulamaya da geçtik zaten pek çoğu ile. :) 

Hamuru yoğururken, mevsimden midir, rüzgardan mıdır, bana soldan soldan basmalarından mıdır bilmem, bu adamlara farklı ruhlar katmak istedim ve hafızam beni 6 sene öncesine uçurdu. 

Türk dizi tarihi isimli kitap yazsam acaba okuyan olur mu diyorum bazen. 
Manyak gibi çalıştığım ve okulu bitiremediğim 2008 mayısında başlayan, Ege kıyıkarında, kendine bir bakışta aşık eden Cunda'da geçen dizi "Yol Arkadaşım"  geldi aklıma. 
Dizinin kadın başrolü, eşi tarafından kapı komşusu ile aldatıldığını öğrenir. İç hesaplaşmaya girer. Kızı Eylül ile birlikte, kafası kopmuş kurabiye adam yaparlar ve afiyetle yerler.

Hamuru derin düşüncelerle yoğururken, aklıma bu dizi ve sahneleri geldi. Hasta ruhlu tanıtım yazısına aldanmayın. İzleyenler bilir. Gayet romantik, keşke dedirten, müzikleri insanı Cunda'ya sürükleyecek kadar çekici bir diziydi.

Aklıma geldi ve kafama koydum. Bu adamlar, aslında etrafımızda olan adamlar, bacağı, kafası, kolu kesik adamlar olmalıydı.
Amaç fark yaratmak.
Amaç özgün olmak.

Esas amaç, herkesin kalbine dokunmak aslında.

Sabırsızlıkla hamurumun birgün dolapta dinlenmesini bekledim.
Sonraki gün işe koyulduğumu hayal etmek bile beni nasıl mutlu etti anlatamam! 


Hamuru açmaya başladığımda o kadar neşelenmişim ki farkında değilim. Bir yandan şarkı söylemişim, bir yandan da "Gel sen buraya geeel sana daha neler yapıcam ben!!" Şeklinde cümleler dökülmüş ağzımdan. 

Ben bildiğiniz boyut değiştirmişim. Annem söyledi sonrasında.

Normal adamı herkes yapar. 
Normal adamı herkes sever.
Herkes normal bir adamla çiftleşmek ister.
Önemli olan farklı olanla yol alabilmek zaten. ;)

Eksik olmasın, hamurdan adamlarım bana karşı gelme cürretini göstermediler. 
Kafa, göz, kol, bacak demeden giriştim. 
Gayet başarılı çalıştık kendileri ile.
Arada arızaya geçen oldu, toptan yok ettim onu! 
Doğduğu hamura geri gömdüm ve icabına baktım.
Tekrardan şekillendirdim. Ve kafa, göz ...

Aklımı kaçırdım sanmayın. 

Bu kurabiye adamlar, benimle aynı yaşları paylaşan kız arkadaşlarım içindi. 

Hepimizin hayatında eminim, kafasını, kolunu, bacağını koparmak istediği adamlar/kadınlar olmuştur. 

Ve ne yazık ki yapamadık ya bunu. 

Ben hepimiz adına yaptım. 
30'lu yaşın hayatımıza girişi ve kabullenemeyişizin ilk 24 ayı biterken hepimize küçük birer armağandı bu adamlar.

Bazen dilinize çok fazla kelime gelir ama diyemezsiniz ya. Kimi zaman kibarlığınızdan kimi zaman kıyamadığınızdan. 

Eh ben derim ki, bugüne kadar sizi çileden çıkaran bütüüüüüün hödüklere ithafen yiyin bu adamları. 

Zamanında sizi sinir etti belki. 
Bırakın bir sefercik kokusu ile mest etsin, tadı ile büyülesin sizi.


Diğer yandan, beyaz atlı prensiniz olması dileğimle ideal adamları yaptım. 
Centilmen, güleryüzlü, kibar, aşık, sadık, yakışıklı sizin bir taneniz olmayı hak edecek adamı yaptım. 

Artık ne demeli bilmem. 
Geçmişi gömmek için ilk gruptan, gelecek için ikinci gruptan bir tane adam yemeli bence. 

Koskoca yeni bir yıl. 2015 kucaklar getirir belki gönlümüzden geçenleri. 

Yılın son pazartesi gününden herkese sevgiler. 

Sendromsuz, kalp kırmayacağınız pazartesileriniz olsun 2015'te. ;)


**Tarif**
170gr tereyağı (soğuk)
170 gr toz şeker
190 gr glikoz veya bal ( Glikoz : Mısır Şurubu )
70 gr süt
500 gr un
1 çay kaşığı toz karanfil
1 çay kaşığı toz zencefil
1,5 çay kaşığı karbonat
1,5 çay kaşığı tarçın
Bütün kurabiyelerde olduğu gibi bunda da tereyağı ve unu harmanlayarak başlamam gerek. Parmak uçlarıyla ufalayarak yağ ve unu kırıntı hamur gibi yapacağım. Eğer mutfak robotunuz varsa unu ve soğuk tereyağını robota koyun ve 3-5 saniye yağ unla harmanlanana kadar çevirin. Daha sonra kalan bütün malzemeyi ekleyin ve yumuşak, homojen bir hamur olana kadar yoğurun. Streç filme sarın ve buzdolabında 1 gece bekletin.

Eğer üzerlerine şeker hamuru kaplamalar yapacaksanız kupatla kestiğiniz şeker hamurunun şekliyle, kurabiyelerin şekli aynı olmalı, yani eğer pişerken kenarlar yamulup yayıldıysa fırından çıkar çıkmaz kupatla tekrar düzeltin. 190 derecede pişiriyoruz tabi ki şekillerin büyüklüğüne göre pişme süreleri değişecek. Fırından çıktıklarında bütün hamurlar gibi yumuşak olacaklar, soğudukça sertleşecekler. Son anda kenarlarda bazı düzeltmeler yapmanız gerekirse, rendenizin en ince tarafıyla rendeleyerek düzeltmeler yapmanız tek yolunuz. Aman dikkat hamur soğumadan yapın bu işlemi. Sonrası sizin hayal dünyanız. İster adam, ister kadın, ister ağaç, ister kardanadam yapın. Karar sizin. Afiyet olsun. ;)

**Recipe**

- 350g/12oz plain flour, plus extra for rolling out
- 2 tsp ground ginger
- 1 tsp ground cinnamon
- 125g/4½oz butter
- 175g/6oz light soft brown sugar
- 1 free-range egg
- 4 tbsp golden syrup
To decorate
- writing icing

Method

1. Sift together the flour, bicarbonate of soda, ginger and cinnamon and pour into the bowl of a food processor. Add the butter and blend until the mix looks like breadcrumbs. Stir in the sugar. 
2. Lightly beat the egg and golden syrup together, add to the food processor and pulse until the mixture clumps together. Tip the dough out, knead briefly until smooth, wrap in clingfim and leave to chill in the fridge for 15 minutes.
3. Preheat the oven to 180C/350F/Gas 4. Line two baking trays with greaseproof paper. 
4. Roll the dough out to a 0.5cm/¼in thickness on a lightly floured surface. Using cutters, cut out the gingerbread men shapes and place on the baking tray, leaving a gap between them. 
5. Bake for 12-15 minutes, or until lightly golden-brown. Leave on the tray for 10 minutes and then move to a wire rack to finish cooling. When cooled decorate with the writing icing and cake decorations.

9 Aralık 2014 Salı

Sana Sürpriz Yaptım ;)

Doğumgünü kavramı 30'dan sonra çekiciliğini yitiriyor kimilerine göre.
İtiraf edeyim her yaşımı seviyorum ben. Yerçekimi kuvveti kendini gösterse bile seviyorum 30'larımı.

Tam 4 sene önce bu zamanlarda, bizi eğitime götürecek servisi bekliyorduk bir sabah. Her sabah olduğu gibi zor uyanmış, isyaaağnnn hallerimdeydim. 
Benle aynı yerde bekleyen bir kız daha vardı.
Gezegeninin bir oyunu olsa gerek, benim boylarımda, benim ebatlarımda ve sabahın kör saatine göre beden daha neşeliydi.
Selam, günaydııııın faslını geçtikten sonra,  banka muhabbettine giriştik. 
Ben kobiciyim, kız bireyselciydi.
Kız, 6 haftalık eğitim boyunca sabahları ders çalıştı.
Eğitim bitti, tayinler belli oldu. 
Evlerimize uzak ama birbirine yakın şubelere düştük.
Aradan aylar geçti, kadın egosunun şiddetli rüzgarı  beni bu kızın olduğu  şubeye savurdu.
Tam anlamı ile bağlılığı ben, bu tatlı kızın  olduğu şubede gördüm. Güvenliğinden, yönetmenlerine kadar herkes özel seçilmişti.
Zamanla biz yer değiştirdik. 
Hayatlarımızda mihenk taşı sayılacak günleri birlikte yaşadığımız oldu. 
Benim panik ataktan hallice ilk bireysel bankacılık günlerimin, destekçisi oldu.
Annemin meşhur aşuresi, Ebru'cuğumun kader günü oldu.
Yaz oldu, kış oldu, bahar oldu...

Bu kız bana karşı hep sakin ve sevgi ile yaklaştı.

Aklımda kalan en belirgin cümle bu.



Son 8 ayda beraber çok tatlı şeyler üretmeye başladık.

Neredeyse her pastamda yanımda oldu.
Tatlılığı geçtik, her ağladığımda da yanımda oldu.
Pek çoğu gibi bağırma eylemininden önce en kibar haliyle " ama bayan aY " ile başlayan cümleleri bana destek oldu.

Aklıma gelen çok günümüz var ama en zor ve güzellerini kendisi de biliyor.

Bu yazıyı okuyup, daha fazla dedikodu kazanı kaynatmanıza izin vermiyiciğim!

Aklıma geleni yapmazsam hasta olan bir insanım ben.

Arkadaşımın doğumgünü için neden olmasın, neden bir pasta yapmayayım derken, bütün sallanmalarıma rağmen mutfağa girdim ve en hızlısından meyveli, aromatik, sihirli, mis kokulu bir pasta yaptım. Farklı bir tarif denedim ve başarılı oldu! 
Ve tabii ki özünde alkol var pastamın. Arada serin serin Malibu var. ;)

Süpriz ya bu pasta, ev halkına 2 gündür ulaşmaya çalıştım ama nafile. 
Aldım pastamı gittim kapıya, bana en yakışanı yaptım! Sürpriiiz diyerek dayandım kapıya! :) 

Çok şaşırdı, çok mutlu oldu. 

Pasta kutusunu aldığı pijamalı halini sizle paylaşmayı isterdim ama bu görüntünün telif hakkını ödeyecek bütçesi yok bayan aY'ın. Bu nedenle kafanızda kendiniz hayal ediniz!!!

Eh bu kadar kocaman sürprizin üzerine, evlerinde aylardır bekleyen, benim de göz koyduğum muhteşem Sangria bu gecenin şerefine içildi.

***Kadehlerin gölgesine dikkat! Ayşegül'cüğüm eksik olma kıydın en sonunda Sangria' na! :)



Ben pastamla güzel bir kızı mutlu ettim ve sangria' mı içtim. Kendi adıma benden mutlusu yok.

Ebrucuğum da gerçekten sevdiğine göre...

Dost kazanmak kolay değil. 
Ve insan zor zamanlarında anlıyor kimin gerçek kimin hayalet olduğunu.
Ben çağırdığımda hastalık, ateş dinlemeden gelen kişiye ben de o çağırmadan giderim elbet.
Önemli olan, çağırmadan var olmak değil mi zaten? 

Çok yaşların olsun Ebrucuğum. 

Hep gülmeni dilerim.

Bugün tarif yok.

Böylesine süpriz yapacağınız kişileriniz varsa lütfen beni arayın. 

Bir hayrınız olsun, belki sipariş verirsiniz. ;)

7 Aralık 2014 Pazar

Mümkün Olabilen Keşke'ler

Beni gerçekten tanıyanların şaşıracağı bir yazı başlığı seçmişim değil mi?

Ama evet gerçekten keşkeler mümkün olabiliyor. 

Yaklaşık olarak, 8 hafta önce bir akşam vakti anneme " anne ay, keşke keşke ben de gitsem " dediğim yere, peri tozu bulaşmış bir hızla gidiverdim. Mümkün olamayacak kadar mümkünlü oldu. Hem de ne mümkün.

** Yaralanmak kimin umurunda?

Son birkaç haftadır daha çok inandığım şeyler var kafamın içinde. 

Bunları anladıktan sonra kendimi sorgular oldum. Gerçekten istedim mi diye. 
İsminin, cisminin önemi yok. 

İstediğini çok istedim mi önce onu düşün. 

Çok yürekten isterseniz, çok içten dilerseniz sanırım dualarınız tutabiliyor.

Umut taciri olmadığımdan, % 100 garanti veremiyorum. 

Beni bulur da sorarsanız " kızııııııım çok istedim ama olmadı yaaa" derseniz vallahi kolaya kaçarım demek ki çok istemedin der direkt çark ederim. Ne de olsa bizce mümkün diyorduk bir zamanlar!!!

Garantili umut satışım yok. 

Gerçekteyen isteyin siz. 
Gün gelir gerçek olur. 
Sevinçten havalara uçarsınız bu da sizin bonusunuz olur. 

Aşkla yaşamaya devam edin hayatınızı.
Ve tekrar ediyorum. Mutsuz olduğunuz mekan/adam/kadın/iş varsa direkt olarak terkedin.

** Bıçağım şekil, önümden çekil. :p

Cânım Cumartesi gününde Aşk dolu taştan bina Mutfak Sanatları Akademisi'nde tekrardan workshop'a katıldım.
Çenem çalışırken, elim de çalıştı. 
Hatta bir ara yanımdakine hava atıyordum. Geçen kurban bayramında ne hikmetse babamız kurban kesti, ayol ben parçaladım etleri derken; arası 15 saniye sürmedi. Mutfağın en keskin bıçağını, sol işaret parmağıma oturttum.

Bu olay, annemin mutfağında yaşansaydı değil apartman tüm sokağı bizim eve toplamıştım bağırmalarımla..

Ama ben ne yaptım??? 

Mutfak Aşkınaaaaa! diyerek, derin bir nefes aldım, aman ya yok ciddiye alınacak bir şey diyerek kuzunun sırtını temizlemeye devam ettim. 

Aslını yazmam gerekirse etimden et kopmadı. Bıçak değdi, kemiğimi kopardı. Öyle bir acıdı ki, gözümden yaş akamadı bile. Etler beni bekliyordu. Yiğitliğe laf ettirmem hiç bir zaman. Burnum düşse...

Nefes alma seansı bittikten sonra, en kibar ses tonumla, yardımcı Chef Ramazan Bey'den yarabandı rica ettim.

Eh, bazen çektiğin acı, aldığın zevki bastıramıyor. Boşuna demiyorum, aşkla yaptığınız işi yapın diye. Bir değil, birkaç parmak üzerinde açılacak derin oyuklara bile dayanabilirsiniz. ;)

Varsın bıçak kemiğe dayansın. Kuzu Karski lezzetliyse, ben sosundan bir çatal aldığımda aklım başımdan gidiyorsa, "bu sos süper ama" cümlesini duyduysam; ikinci parmağı kesmeye bile değer! 

Etin kokmadığı, lokum gibi olduğu, renkli ve damakta kalan soslar tadında bir pazar dilerim herkese.

Omuriliğinizle 4,5 saatlik bir savaşa hazırsanız, Msa'nın kapısını Aşk'la çalmanızı tavsiye ederim. Zira sabır ve beceriye ihtiyacınız olacak. Benden söylemesi. :) 


** Kesik parmağım aşağıda.


1 Aralık 2014 Pazartesi

Dilimi Arılar Soksun Tez Vakitte

İnsan kendisine beddua eder mi? 
Ya da kendi isteği ile kendine doğrultur mu silahı? 
Ya da kötüyü çağırır mı? 

Ermedim daha onu biliyorum da ben söylüyorum ve hemen nasıl başıma geliyor onu anlamadım. 

Sevgili 2014, 
Bu sene hayatımı yeterince değiştirdin zaten; uzaya çıkmam eksik kaldı çok rica ediyorum. 
Güzelliklerle git.
Git ve gelme. 
Yılın son ayını tatlıya bağlayarak geçirelim olur mu canım? 
Sağol vallahi beni dinleyeceğini biliyorum. 
Pastacı'dan sevgiler. 

Neyse yılın kapanış yazışmasını da yaptığıma göre arıların dilimi sokmasına dönelim. 

Saat itibari ile 30 gün sonra yepyeni bir yıla gireceğiz. Bu sene çalışacağım konsept itibari ile erkenden başladım hazırlıklara. 
Hediye listesi kalabalık, allah azaltmasın arttırsın diyelim! :) 

Koca cumartesi günü Eminönü ve Mısır Çarşısı içinde geçti ve ben bir türlü badem ezmesi almayı başaramadım. 
Sosyetem sarsılmasın diye "Bebek Badem Ezmesi" aldığımız günler yerine Missmoonsbakery havamla alırım dedim badem ezmemi. Daha doğrusu yaparım dedim. Akıl verenim sağ olsun. 
Koskoca Mısır Çarşısı'nda badem beğenmemem yetmedi Kadıköy'den de istediğimi zar zor bularak evimin yolunu tuttum.

Koskoca gün ıncık cıncık topladığımı, soğuk, elimdeki koca torba ve görüntüsü benim yarı bedenim olan içi dolu sırt çantamla evime döndüm. 

Neyse allahtan yolda melekler imdadıma yetişti de daha beter olmadan evime varabildim. Ben sağlam, poşetler benden sağlam.

Hazırlıklarımın temeli olan badem ezmesi için öncelikle arama motorların anasını ağlattıktan sonra lafına güvendiğim Şef Rerika'nın tarifini uygulamaya karar verdim. 
Malzemeler zaten hazırdı, gerekli olan tek şey adım adım reçeteye uymaktı.

Ama ben tarifi uygulamadan önce ne yaptım? Koca çenemi kendime doğrulttum ne yapacağım? 

... Bademleri öğütme aşamasında mutfak robotunuzun motoru ısınabilir... Cümlesini okurken, ya iyi malın motoru neden ısınsın olsa olsa dandik malın motoru ısınır bıdırdanmalarımla 200'er gramdan 3 sefer olacak gibi bademlerimi rondo'dan çekmeye başladım. ( Reklam olmasın, Fransız markası, kırmızı logosu olan şahane marka ) 


İlk 200 gramı öğüttüm ve sorun yok. Pek güzel oldu bademlerim mmmm o la la! 
Sıra ikinci grupta. Canlarım benim siz de gelin söyle bakayım.
Ve sıra tekne kazıntısına geldi, tıpkı ben! 

Sona kaldılar ama en güzeli olacaklar. 

Ama noluyo yeeaaa dememe kalmadı motorun sanki yüksek şiddette öksürük krizine kapıldığını duydum! Allahım o da ne sanki ısındı bu ya. Yok artık, bademler hala iri!  Koku ne kokuyor bu!!!

Anlaşılacağı gibi motoru yakmama beş kalmış. 

Benim emektar rondoma bir şey olmaz diye kendime hava atarken, havam yanık motor kokusuna döndü her nedense. 

İlk etapta balkona attım hemen!
20 dakika bekledim. 
Aldım balkondan kablosu buz tutmuş, tuş paneli neredeyse Kartalkaya soğuğunu yaşıyor, ama gelin görün ki motor kısmı  Halil Sezai misali İSYAĞĞĞNNN diyor! 

Ben imdat diyorumdum ki bu buraya kadarmış dedim.

Daha cuma günü İnstagram'da bayıldığım kadın Serra Yılmaz, 20 senelik mutfak robotunun bozulduğunu, bunun bozulan ikinci robotununun olduğunu, her birini 20'şer sene kullandığını, yenisini alsa kullansa 20 yıllık önrünün kalıp kalmadığı...

Bu paylaşımı görünce, 31 yaşımdayım ve bizim emektar 21. Yaşında vay be dedim.
Ömrünü bize vermiş kıymetini bilemedim. Heyt benim rondomun motoru yanmaz dedim ve dilimi arılar soksaydı da demeseydim.

Hadi rondoyu aldım bir kenara. 

Blender'ım var benim!! Ayh aman allahım bu geçen mayısta aldığımız blender değil mi! Çok güzel bıçak kısmında arıza var. 

Badem ezmesi gittikçe sinir ezilmesine dönüşmeye başladı ama yeter ama ya! 

Tamam sakin kalıyorum panik yok, yetkili servise veririz bakarlar. 

Döndüm dolandım, annemin blender'ı kendisi ile yaşıt! Motoru sağlam, bıçağı sağlam, sadece dış aksamının sağı solu kopmuş ve bolca sıçratma yapan blender'ına kaldım.

Kavanozdan hallice çırpma kabına aldığım, az ezilmiş bademcikler annemin emektarı ile maalesef öğütülmediler. 

İnadımı kırdım, kalan bademleri ve şerbeti dolaba aldım.

Yapmam gereken hazırlıklara devam ettim malum yılbaşı için.

Ve ta taaaaam badem ezmem elbette yetmedi. Eyyhh senin bana eziyetin yetti gari diyerekten, az öğütülmüş bademleri kullandım, gitti! 
Pişman mıyım? Azıcık evet! 
Azıcık hayır. 
Eğer kullanmasam bugünkü tantanayı tekrar yaşayacaktım.

Evde badem ezmesi yapmanın size süre olarak maliyeti 3 saat oluyor. Aksilikler hariç! 

Ben içine elbette acıbadem likörü ekledim. 
Bilmeyenler için, MissMoonsBakery alkolik mutfak tipine giriyor. 

Mottomuz: Alkolsüz asla!

Bayan aY, alkolsüz üretemiyor. Üretse bile  alkol yoksa yiyemiyor falan. 
Çok alkolik kafada bu aY Hanım. 
Seveni varsa böyle sevsin derim. ;)

Özetle, Badem ezmelerim olması gerektikleri yerdeler.

10 saattir uğraşıyorum çeşitli şeyler için. 

Yarın ilk tadımı, annesi aşureleri komşulara dağatıp, kendisine sadece bir kase bırakan bir "denek" deneyecek. Gönüllü oldu, kıramadım vallahi. Yeni yılı beklemeden karşılıklı yiyeceğiz. :)

Ne demişler, komşuda pişer, gün gelir sana da düşer. ;) 

Hala okuyorsan, 12 paket var bu yıl gidecek yer bekleyen. 

Biri neden sen olmayasın?

2015'in bereketiyle gelmesini dilerim.

Devamı, 31/12/2014'e kalmadan gelecek. 

Şimdilik badem ezmelerim huzurlarınızda... :)