29 Aralık 2015 Salı

Koşa Koşa Gaziantep

Benim hep acelem vardır zaten 😀 Biletlerimi alırken şehirde 11 saat kalmayı planlayan ben, operasyonal nedenler ( valla bu da güzel bahane ) sonucunda şehirde 7,5 saat kalmak sureti ile geziyi tamamladım.

Herkesin bir yapılacaklar listesi vardır diye düşünüyorum. Benim de liste başlarından biri Gaziantep'ti. Listeden çıkardım iyi de ettim. 😋



Gezginler, gezgin gurmeler için önerilerimi ben sıralıyım elbette neyi nasıl yapacağınız size kalmış. 

Öncelikle şehir haritasını mümkün olduğunca google map üzerinden indirmeye ve yazdırıp, çantanıza koymaya bakın. Ben haritam sayesinde planlı ve düzenli gezebildim. 

Normalde yürümeye alışkınsanız ayağınıza spor pabuç giyerek şehri yürüyerek gezmenizi öneririm. Haricen taksi bulmak da mümkün. Ayrıca belediye otobüsüne benim gibi biletsiz binip, ilk bilet satış noktasından bilet almak sureti ile yolculuk yapabilirsiniz.

Şehrin inanılmaz büyük olduğunu söyleyemem. Merkez olarak adlandırılacak yerlerin tamamına yürüyerek 50 dk gibi bir sürede ulaşmak mümkün. 

Havalimanından şehre giden havaş otobüsü, havaş son duraktan sonra otogara gdiyor. Ve bu esnada Zeugma Mozaik Müzesi 'nin karşısından geçiyor. Benim gibi iyi niyetli bir şoföre denk gelirseniz şehrin kuzeyi sayılan, Zeugma civarından gezmeye başlayabilirsiniz.



Zeugma'nın kuzey yanı sizi Kebabçı Halil Usta 'ya çıkaran yol. İlk etapta ben Halil Usta'ya gittim. Servis standart ortaya karışık yapalım diyorlar. Benim yemek yeme kapasitem sınırlı olduğundan sadece 1 porsiyon küşleme sipariş ettim. Yanında tırnak pide ve kaşık salatası ikram edildi. Salatayı bazıları çok abartmış. Abartanlara sesleniyorum çok daha lezzetlisini annem yapıyor bize buyurun gelin. :)


15 dk gibi bir sürede de küşlemem karşımdaydı. Benim için yeterli bir porsiyondu ama ben ete doymam diyenler 2 porsiyon sipariş etsin diyebilirim.
Pek tabii yazılı bir menü olmadığından, hesabı şstediğinizde kafalarına göre bir rakam söylüyorlar. 23 TL ödeyerek, lokantadan ayrıldım ve istikamet Zeugma oldu.

Eskisinin Süresi bittiğinden yeni bir müze kart aldım. Apar topar müzeye daldım. Güvenliğe ilk iş wc nin yerini sordum. Saat 13:00 olmuştu. Evden 06:10'da çıktığını düşünürsek ... Koşa koşa kendimi zor attım desem yeridir... Hayatımda yapmadığım şeyi de yapmış oldum. Sağıma soluma bakmadan wc ye dalmanın neticesinde, işimi bitirip kapıyı açtığım an pisuarlar ile karşı karşıya kaldım!! 2 sene önce Milano'da kadınlar tuvalatine girdiği için kınadığım genç adam geldi aklıma! Üstelik burası Milano'da değil Antep! Vallahi adamın  / kadının ağzına bir tane yumruk mu atarlar yoksa farklı planları mı olur orasını allah bilir. 😅😅 Seri adımlarla wc yi terk edip, müzeyi gezmeye başladım. 

3 katlı olan müzenin, alt katı ziyaretçilere kapalıydı. Ben vakit darlığından fotoğraf çekerek, az biraz inceleyerek müze turumu 75 dakikada tamamladım. Ama normali 2 saati aşar siz ona göre düşünürsünüz programınızı. 



Müze çıkışı hediyelik eşya satan bir dükkan da mevcut. Öğrendiğim kadarı ile yazın çok fazla yabancı turist akın ediyormuş sıcağa aldırmadan. Bu zamanlarda ise yerli turistler geliyormuş müzeye.

Müzenin biraz ilerisinden otobüse binip, (Sümerbank yazan sarı otobüsler) şehre inmeniz mümkün. Dediğim gibi bileti olmayanı da otobüse alıyorlar. :) 

Saat 14:30'u geçmişti. Seri adımlarla  Katmerci Zekeriya Usta 'ya doğru yol aldım. Yeri  biraz karışık. 2 ayrı esnafa sordum. Çarşının içinde sokak arası gibi bir yerde kalıyor.
Neyse dükkana vardım. Boş bulduğum yere oturdum. Siparişimi verdim. Kız geriye geldi ve katmerin kalmadığını söyledi! Yürüdüğüm yola mı yanayım, hevesimin kursağımda kalmasına mı bilemedim.
Acil olarak mekanı terk edip, 2. Hedefim olan İmam Çağdaş 'a doğru yol aldım.



Fiyatları yukarıda görüldüğü gibi. Etin kalitesi ve bol kepçe hali düşünüldüğünde İstanbul'a göre çok çok ucuz.

Güleryüzlü, ilgili bir şef garson beni buyur etti. Lahmacun ve Ali Nazik istedim. Kalanına sonra bakalım diyen bana, hanfendiiii siz bunları yerseniz başka şey zaten yiyemezsiniz, dedi ve iyi de etti 😊
Hakşkaten dedikleri kadar lezzetli ve hamuru efsane olan lahmacunu mideme indirmem 2 dk almadı bile.



Başka şeyler yemeyecek olsam, 2 lahmacun daha yerdim belki de :)

Sanki önümde 1 kutu oreo var ve ben sadece 1 tanecik yemişim de kutunun kalanı elimden alınmış gibi bir his kapladı içimi lahmacun bitince.

20 dk sonra Ali Nazik bütün ihtişamı ile karşımdaydı. Üzerindeki erişimiş tereyağına rağmen, kaşık kaşık yedim kendisini. Önce anlayamadım ama o kadar yağ ve yoğurdu kaşıklamaktan başka çare yoktu. 



Etle aram çok yoktur. Yeni yeni yemeğe başladım desem yeridir.
Hayatımda yediğim en lezzetli kuzu etiydi.
Meraklısına şiddetle tavsiye ederim.
Pide eşliğinde yemeğimi silip,süpürmem 5 dk sürmedi. Nefes aldığım an limitlerimin çok çok üstündeydim. Antep'teydim yemese miydim? :)

Restoranttaki diğer yemeklerin sunum ve görsellerine baktıktan sonra, bana kalırsa İmam Çağdaş'a gidip yemeklerine tadına doyasıya varın. Rahat rahat oturun ve doya doya yiyin derim. 
Halil Usta'da oturabileceğiniz kadar ferah bir ortam yok. Ama tabii tercih meselesi. 
Diğer yandan her 2 yediğim kuzu etini değerlendirecek olursam, elbette İmam Çağdaş'ı tek geçerim.

Yaklaşık 20 dk yemekten sonra oturdum olduğum yerde. Yemek saati geçtiği için diye düşünüyorum içerideki müşterilerin çoğu genç gruplardı ve benim gibi turist oldukları her hallerinden belliydi. 

İmam Çağdaş'ın bana göre tek kötü yanı sigara içilebilecek alanının olmaması. Kapıya koyulan masalarda oturup, sigaranızı içebiliyorsunuz. 

Baklavayı İmam Çağdaş'ta yemedim çünkü 1 hafta önce baklavalarını tatma şansım oldu. Urfa'dan gelen tereyağı kullanıyorlarmış. Bana aşırı derecede kokulu geldi yağı. Buram buram tereyağı sevenler İmam Çağdaş baklavalarını bir güzel midelerine indirebilirler efendim. 😀

Çıkışta bedesten çarşıyı gezdim. Bakır eşyalar ilgisini çeken varsa gezilebilir nitelikte bir yer.

Saat 16'ya yaklaşırken şehirde kalan son 1 saat için hızlanmam gerekti. İmam Çağdaş'tan ( Şehir merkezi ) Koçak Baklava 'ya (Şehitkamil) 35 dk'da yürüdüm. Siparişimi verip oturduğumda çok az vaktim kaldığından alele acele tabağımdaki mideme indirdim. 


Dışarıdaki masada oturmamla, şefin Antep ezgileri çalması bir oldu. Arkada Koçak Baklava önde ben, en önde selfie çubuğum, fonda  ninno isimli Antep sıra geceleri türküsü  şeklinde tadım turumun sonuna gelmiş oldum.

Koçak Baklava'dan favorim dükkanın tamamı! En çok da yaprak şöbiyet ( iri fıstıklar ve bütün fıstıklardan oluşuyor) ve kuru baklava!

istanbul'a götürmek üzere paketlerimi aldım. İşletme müdürü kartlarını verdi. İnternetten sipariş verebileceğimizi hatta dükkanı arayıp, sipariş verirsek daha da iyi olacağı bilgisini paylaştı.

Midem dolu, bedenim yorgun, gitmeyi istediğim bir yeri kendi emeğimle, kendi kazancımla görmenin verdiği gururla kendimi 17:00 havaşına attım. 

Aklımda hala yiyemediğim yemekler için soru işareti var. :) 

Yeme kapasitesi yüksek olan arkadaşlarım günlük Antep'e gidebilirler. Ama benim gibi küçük mideliler bence 1 gece konaklamalılar. 😊 

Dileğimi gerçekleştirdim. Kim bilir belki bir kez daha gider daha uzun kalır daha çok yemek yerim Gaziantep sınırlarında. 

Yiyecek sağlığınızın, gezebilecek gücünüzün, yapma isteği duyabilecek keyfinizin olması dileklerimle.

Darısı diğer "Gurme Gezileri"min başına! 😉😉