25 Nisan 2015 Cumartesi

Armut.Com

Artık Sipariş vermenin kolay bir yolu var.

Ben pişirirken tek başıma yemektense paylaşmak istiyorum.

siparişleriniz için :

Armut.Com

<a href='http://armut.com/HizmetVeren/ayfer-y-istanbul-kadikoy-butik-pasta-ve-kurabiye_99131'> Ayfer Y. İstanbul Kadıköy Butik Pasta ve Kurabiye - Armut.com  </a>

Her iki linkten birine tıklamanız yeterli.

Sevgi tatlı bir şeydir.

Paylaştıkça çoğalır. ;)

15 Nisan 2015 Çarşamba

Hello Kitty Aç Kısmetimi / Çorabımla Sev Beni

Yaşamayan kedilerle konuşmuyorum öncelikle bunu belirteyim.

Canımız, ciğerimiz biricik Kitty'mize aşırı bir sempati beslemediğimden belki de bunlar geldi başıma. 
Geçenlerde bakımlı olmanın en has kurallarından olan, manikür - pedikür işlemlerim için her zamanki salona gittim. Hiç huyum olmamasına rağmen, sırf gözüme iliştiğinden soket Hello Kitty'li çoraplarımı da ayağıma geçirdim giderken. 
Şimdi gene yanlış anlaşılacağım kesim.
İçine çocuk kaçmış, koca kazık kadıncıklardan değilim elbet. Hani saçlarına düşen aklara da 2 veya 3 ile başlayan yaşına aldırış etmeden; ayıcıklı, kedili, ördekli, fareli, Minnie, Mickey ya da Hello Kitty giyen ablalardan olamadım bir türlü. Hani böyle içine fare de kaçmış oluyor bunların. Cümleleri de aynı hep aynı " amaaağğ aşkkıııııım, aşkitoooom, bal böceğiiim" böcekler öpsün hepinizi!
Dallı güllü ruhu gipsy olan ablalardan da olamadım.
Düz olamıyor musunuz kardeşim? 
Ya da  cinsiyetine ihanet etme, yaşını da atma yabana doğru dürüst giyin işte. Vazgeç ayıdan, çiçekten ...

Benim ayağıma geçen çorabın hikayesi şöyle başlıyor. Canımın içi Doğa'cım bana yılbaşında hediye etti. Ne yapayım, 4  yaşındaki sabînin kalbini mi kırayım? 
Kırmam.
Aldım , kabul ettim.
Evin içinde de giyiyorum.

Manikür salonu ev içi değil haklısınız ama olacağı varmış işte.

Neyse işte, koltuğa kuruldum. Bir yandan koltuk çalışıyor sırtım, belim ve bacaklarım masaja maruz kalıyor. Ellerimin biri suda. Bir elimde sigaram. Çizmemi çıkardım. Sıra geldi çoraba. Çıkardım koydum uygun bir yere. Benim canım maniküristim, ( 16 sene oldu tanışalı; hala benim mürvetimi görme derdinde. Canım benim. Arkadaş gibiyiz ben ona dert yanarım. fikir sorarım. Küçücük bir ergendim tanıştığımızda şimdi koca kazık oldum ben. O da 40'ların başında ) aaaa biliyor musun Bayan aY bekar. Bakma sen bunun böyle olduğuna. Elinden mutfağa dair her iş gelir. Yok mu şöyle uygun biri tanıştıralım, cümlesi ile salonu henüz terk etmemiş olan, 2 ay önce 2. Evliliğini yapan, 40'lı yaşlardaki ablaya karşı marketing dersine giriş yaptı. 
Hiç havamda olmadığından bulaşmak, terslemek dahi zor geldi. 

Eh her zaman böyle ablalar vardır. 
Radar gibi. Evlenen, boşanan listesi tutan , kim gebe, kim tüp bebeğe gebe bilen; sorsan mercimek çorbası tarifinden habersiz tipler! 

Abla da hemen kayınanne edası ile gerim gerim gerildi ve düşündü. Ay ayol, bizim eski mahalleden ( yuh, mahalle kavramı mı kaldı; şehirde yaşıyoruz ey kadın! ) falancanın oğlu var. Ayol, aslan gibi çocuk. Ankara'da okudu, mühendis oldu, ama yazık garibim baba işini devraldı. Sonra büyüttü çorapçı bunlar ayol. Çorap fabrikası var!

Aha!  Benim Hello Kitty çorabımın alameti farikası belli oldu!!! 

Kadını duymasam iyi, görmesem iyi. Bir elimde sigara, kucağımda çoraplarım(!) kadına bakıyorum.

İlgilenmiyorum, dedim gülümseyerek.

Abla saydı döktü.
Aile Karadenizli imiş. Yemeğe çok önem verirlermiş. İsterlermiş ki bir gelinleri olsun; sofralar kursun, allah allah donatsın, kocasına tapsın, ailesini mütemadiyen ağırlasın, yedirsin-içirsin ve ONLARLA beraber yaşasın! 
Ateşler bastı bana. Sakin bir insan olmaya söz verdim. Dellenmek yok! Gaza basmak yok. Bir ayağım fren üstünde yaşamaya devam.

İç ses: Ayaklarım suda yüzüyor. Ellerim kesilip biçiliyor. Şu halime bak esir gibiyim. Bir de ablanın  mantığa Gel!Bana bak kadın, ne arıyorsunuz siz köle mi, soyadınızı alan bir hizmetçi mi?  Hem hangi devirdeyiz? Beraber yaşamak da ne! Senin o dediğin 2. Cihan harbinden sonra kalmadı. Sizlere ömür. Hayır bir de o kadar uyanıklar ki bedavaya getirecekler aşçı ve hizmetli kadrosunu. Size hayatta başarılar...

Diyemedim tabii.
Kadın, kendi annesini aradı.
Bahsi geçen çorapçı, kendinden en az 7 yaş küçük arıyormuş! 

Bizim abla taarruza geçti. Ama hiç yaşını göstermiyor bu! Ufak tefek, çıtı pıtı! Elleri falan da pek güzel! Ayakları da küçücük! Dişleri de inci gibi! Oldu olacak tam detay verseydin be ablacım, ayakları İzmir Karşıyaka'lı 35,5! Kilosu Malatyalı 44! ( Yaz döneminde Kütahya 43; hatta 42 Konya'yı bile görür. Kışın 45 Manisa'dır.) Bedeni desen her daim 34 İstanbul'dur deseydin tam olsaydı.
Çüş artık! 
Çorapçı bir anda estetisyene ya da diş hekimine döndü sanki. Seçip bakıp alıyor. Gel vatandaş gel! 
Benim özelliklerim sayılıyor!! Bari gözüme baka baka yapmasaydın! Ayıp be! 

Peki tamam dedi, ablamız annesine. Bana da bir bir söyledi. Kendinden 7 yaş ..

Altta kalır mıyım?! Assla!

Lafı yapıştırdım suratına, derin bıçak izi kalsın istiyorum o suratta: Hakkı var 7 yaş küçük istemekte; erkek yaşı eşittir nüfus cüzdanı yaşı eksi sekiz. Anca kurtarır onu. Size rasgele dedim, gayet müstehzi bir tavırla! ;)

Abla gitti. 10 dakika sonra bir daha aradı benim maniküristi. Ayol bir daha düşünsün! Oğlanın annesi bayıldı, kız pastacı diyince! Ay bir şans versin oğlana! 
Oğlan: ben bilmiyorum ne demek oğlan? Kafanız kopsun e mi? Şuursuzlar ...

Zorla çocuğun adını verdi. Benim maniküristin hesabından oğlanı bulduk!  
Bu işler ekip işi! Kollektif çalışacaksım ki ersin başın göğe! 

Aman yarabbi! 
Kadının dediği gibi oğlan! Mahalle delikanlısı! Aynı zamanda çıka çıka tekstil öğretmeni çıktı. olsun ama. Bu memlekette okuyan bütün delikanlılarımız mühendistir bu ablaların gözünde. Çok tahsillidir. Çok eğitimlidir. Gözünüzde çıban çıksın dilerim ki!  Bahsi geçen oğlan, koyu GS'li. Facebook tarihinde, duvarına yaza yaza takımına dair övgüler yazmış kendi lisanınca! 
Bugün günlerden Gs!
Cim bom bom!
Nası koyduk be ...ünüze! 
Buraya ...e ...e geleceksiniz! 

İle devam eden profili görünce hem midem kalktı. Hem de beni bir gülme aldı! 
Siz buna helal süt emmiş ( bizim babamız sanki tarihi eser kaçakçısıydı! ) bir yavrucak bulun. Bu oğlan, daha ergemlik dönemini aşamamış. Birlikte aşarlar! 
Bol şans, diyerek kapadım konuyu.

Eyy okuyucu! Unutmayın! Sizi siz yapan takımınız değil! Hatta o sizi takmayan takımızına yazdığınız aşk ve küfür karışımı cümleler sizi siz yapıyor! 

Karşıma zorla çıkan çorapçı gör  -  öcü  ( evet bunlar olsa olsa görÖCÜ olurlar) den sonra Hello Kitty 'lerimi giymemeye karar verdim. Doğam'dan hatıradır. Çekmecemde saklarım. 

Başka göröcü hikayelerimde var. Hepsi bir anda olmaz. 
Sıra ile yazarım. 
Başınız serin, ayağınız sıcak olsun. 
Çoraplı & günler geceler dilerim. 

Sözün özü: Çorabımla Sev Beni ;)

8 Nisan 2015 Çarşamba

Benim Kafam Karıştı

Çok bilmiş olan insanların kafasının karışmaya hakkı yok mu? bence var hatta olmalı.
Sebebini bilemediğim karmakarışık bir yumağın içindeyim yaklaşık 10 gündür.
zevklerimin değişmesine imkan yok ama abuk olan gerçekliklerim var.
Mesela, yeşil çay içerken yanında turşu ve ekmek yedim az önce.
Çüş diyebilirsin bana, ben de şu an çüş diyorum; o sebeple de yazmaya başladım ya bunları.
Geçen hafta yağmurlu günlerden biriydi. Bir arkadaşım aradı. Bayan aY, ne yapıyorsun dedi hali ile.
Ne mi dedim ben ona?
"Şu an en meşhur iş arama sitesinde iş arıyorum fonda da4  mevsim  kitap okurken dinlenecek şarkılar cd'si dönüyor!" dedim. Cd'ye göz atmak istersen tıkla :)
Kitap okurken de fonda köpek havlamaları oluyor bu ara.
Kafam karışmış değil mi benim?

Soğuk havalarla beraber varlığından şüpheye düştüğüm aklımın kalan kısımlarını da ben sanırım baharın gelmesi ile ekmek arasına koydum ve yedim.

Bu kadar saçmaladığım olmuş muydu ya?

Bana her şey olur da damak tadım saçmalamaz derdim.

Elimizde kalan damak tadı da sanırım bir süreliğine elimizden kaçtı.


Unutkanlık

Aramam gereken bir kaç kadın var ve 3 gündür arayamıyorum.

En sinir olduğum insan tipi, " ay şekerim çok işim vardı arayamadım " diyenlerdir.
Hayırlı olsun, onlara uydum.

Gün içinde yapacaklarımı da artık post-it lere yazar, başucuma yapıştırır oldum. Hem de öyle güzel yazıyorum ki fosforlu kalemler, kalpli kağıtlar ve yapıldıktan sonra üstü daha kalın bir kalemle çiziliyor.

Vatan Millet Sakarya demişler ya hani, düzen tertip vay canına diyorum artık.

Bu kalem kağıt ve üstünü çizme işini kendime söz verdim, mayıs itibari ile daha fazla yapacağım.


Sıkılmadın mı sen ondan?

Kulakları çınlasın, tontişim der ki, " Bayan aY, sen kocayı alsan ondan da sıkılırsın 3 günde; koyuverirsin kapıya!"
Ruhu böyle olan bir insanı, ev - oda - arkadaş - sevgili - kitap - dergi - yatak - toka - çorap - terlik neylesin?

Ruhum sabit ama ruhum sıkılıyor.
Sıkıldıkça atıyorum.
Benden size tavsiye, eski olan ne varsa kurtulun. Ben her mevsim başında, aklınıza gelebilecek her türlü eşyamda ayıklama yaparım. Zamanı gelen atılır. Atılma evresi gelmeyen hediye edilir. Elden çıkarılır.

Hayatıma dair edindiğim en uzun alışkanlıklarım : içkim, sigaram ve bakır saçlarım. Vazgeçecek oluyorum içimi bir hüzün kaplıyor. Sanki annem beni bakır saçlı doğurdu. savura savura geldim sanki saçlarımı bu dünyaya.
İlgisi yok oysa.
Bildiğin koyu kestane diye anılır, bir yüzü siyaha bakar-dı saçlarımın.

En uzun alışkanlığım dediğim 7 sene  bitiyor Mayısta.

3 günde kocayı kapıya koyarım evet ama 7 senelik bakır saçımın da eski haline dönmesine tahammül edemem. :)

Bu da benim kafa karışıklığım olsun.
Fikir çarpışmalarım ve domuzdan beter inatlarım.



Kafam karışık halimle, kafası karışık bir tatlı yaptım bugün. Yapımı 4 dakika. Elinizi 4 kez hareket ettirince tatlınız hazır olacak.

Bütün kafası karışıklara gelsin bu tatlı. Ölçü sizsiniz, ben malzeme ve yapım aşamasını yazacağım.

Kafası Karışık Tatlı

Malzemeler:
Evde kalmış kek ( Siz misiniz kadınlara evde kalmış diyen; alın buyurun ben de keklere diyorum :) )
İslim ya da Gün kurusu kayısı ( Kaynar suda bekletiyoruz 3 saat ve robottan geçiriyoruz. )
Çilek
Nutella

Yapılışı:
Kekleri elimizle un ufak ediyoruz. Bunu yaparken, iş yerinde bugün sizi sinir eden arkadaşınızı düşünmek serbest!
Bardağın dibine kek yerleştiriyoruz. Üzerine kayısı püremizi koyuyoruz. Üzerine biraz Nutella koyuyoruz. Sonra bir kat daha kek koyuyoruz. Çilek dilimleri yerleştiriyoruz. Üzerine yine Nutella ve tatlımız hazır.

Kafanız karıştı değil mi?

Aynen bana da böyle oldu!
Canım sağlıklı bir şey mi istiyor, tatlı mı, ekşi mi yoksa çikolatalı bir şey mi yemek istiyor canım; bilemediğimden ortaya bu çıktı.

Fotoğrafta görünen bir detay var. Nutella'nın  havaya hoplaması!  Ne oldu da hopladı, yanına 2 parça da çilek aldı ben bilemiyorum.

Ben bunu araştırmaya başlıyım, siz de mutfakta kalanlarla  kendinize bir hoşluk yapın.

Kafanızın çorba gibi karışmadığı  güneşli günler dilerim. ;)

1 Nisan 2015 Çarşamba

Güneşin Yüzünü Göstermesi ve Şifalı Kek

Ne alaka demeyin lütfen. Bugün daha da iyi anladık ki artık bahar geldi. Yavaş yavaş bir bakmışız haziran olmuş yaz gelmiş.
Şimdi erkek beynini bu düşüncelerimden dışarıda tutuyorum. 
Artık kaban, mont, manto giymek yok. Moda olan salaş kazaklar da yok. Bedenimizi örtmek yerine kabak çiçeği misali her gün daha da açılıp, saçılacağız. Bu bağlamda, pek çok kadının kilo vermek adına planlama yaptığına eminim. Zaten fazlası olmayanlar, deniz - kum - güneş ayarlamasını bile yapmış olabilirler. 

Madem önünümüz yaz, daha dikkatli olmamız gerekiyor gırtlağımızdan geçenlere. 
Çok merak ediyorum. Acaba şekerli şey yemediği günü "günden saymayan" var mıdır benim gibi? 

Nefsimi terbiye etmeyi öğrenirken, terbiyesizlik yapıp, mutfaktan nutella veya çikolata aşırmayı da çok seviyorum! Yalan yok! 

İşte tatlı krizlerinin aklımı başımdan aldığı günlerde ya da aniden gelen misafire ( en sevmediğim insan tipidir habersiz gelenler !! ) hafif geçmesi planlanan pazar kahvaltısına eşlikçi bir tarif vereceğim:  Şifalı Kek



İçinde yağ yok, şekeri esmer ( beyazsız olmaz diyen beyaz kullansın) ayrıca unu glutensiz. Çölyak olan varsa onlara da şifa niyetine. 

Bu pofidik keki yapın, yarısını yemek serbest. Benden size izin. ( Tarifi yazının sonuna ekleyeceğim.)

Ama ardından 2 saat koşu var. E o da şifa niyetine. ;) 

Keki yerken iyiydi di mi? :D 

Bahar mı Gelmiş Ne? 

Uzun senelerdir gerçekten çok zorunda olmadıkça haftasonunu insan yoğunluğunun olmadığı yerlerde geçiriyorum. Bundan sebep, bugün güzel havayı kaçırmadan soluğu Caddebostan'da aldım. Kitabım, suyum, suntam ve meyvelerim. Ah daha başka ne olsun falan derken; varış noktama yaklaşmamla ağzımın daha da açılması ve o ha! Yuh artık demekten alamadım kendimi. Memleketimin gençleri, ergenleri, emeklileri, çocukluları, pinpon amcaları ve kokoş teyzeleri şeklinde herkes çimenlere benden saatler öncesine yayılmışa benziyordu. 
Bu haftasonu yayılmayı düşünen varsa 2 kez düşünsün derim. 

Kendime tenha bir yer buldum. 2 saat kadar sonra 2 hanım ve bir de kız bebek yanıma komşu geldiler. Neyse bebek dahil kimse gürültülü değil oh be güzel ya dememle, 1 köpek, sonrasında 1 tane daha ; havlamalara bir tane daha derlen 3 köpek ve biz şeklinde bir tablo oluştu. 
10 dakika falan dayanabildik. Köpekler terk-i diyar eylemeyince tasımı tarağımı toplayıp, denize nazır bir banka attım kendimi.

Bu kadar fazla ortalarda gezinmeleri bana çok da doğru gelmedi. Sonuçta huzursuz oldum. Zaten kürdandan hallice olan ayak bileğimden beni bir kapsa, tamam yani devamı gelir kesin. En iyisi arkama bakmadan yollanmaktı. :)

Bir de daha ben evden çıktığımda 14:00 civarı oturmuş içmeye başlayan amcalar vardı bizim Kasaplar Çarşı'sında. 
Tanımam etmem ama hepsinin tek tek hastasıyım. 
Oh, iş yok, güç yok.
Dert yok tasa yok.
Vur kadehi kadehe.
Diğer masadaki diğer demlenen amcayla muhabbet et.
Arkadan hafiften gelsin sazların sesleri. 
Saat 18:00 olup da insanlar esaretlerinden kurtulmadan "kafası güzel olmak" 
Çok seviyorum bu kafayı. 
Ama bir gün bile öğlenden başlamadım içmeye.
Yazdım listeme. 
32 yaş kararlarımdan biri de bu olsun. 
Deniz - kum - güneş tatili haricinde gündüzden içilmeye başlanacak ve güzel kafa yaşanacak. (Tatilde 12'de deniz kenarında başlayan bira seanslarımı saymıyorum.)

Kafası güzel insanları seviyorum elimde değil. 

Yeter ki çalışsın o kafa. İyiliğe çalışsın ama. Hinliğe, hainliğe, alçaklığa değil.

Bol güneşli bir bahar dilerim. 

Bu şarkıda benden size gelsin. Ritme bırakın kendinizi - Tıklayın

 

Şifalı Kek

1 su bardağı : 220 ml 

1 su bardağı çekilmiz ceviz içi
1 su bardağı un ( glutensiz , normal veya yarı yarıya tam buğday ) 
1 su bardağı esmer şeker ( ille de beyaz olsun diyene tamam olsun!)
4 iri yumurta
1 tatlı kaşığı karbonat. 
1 tatlı kaşığı tarçın. ( Sevmiyorsan koyma, bu yaştan sonra zorlamam kimseyi.) 

Yumurtaları mikserin orta devrinde 5, şekeri ekleyip, yüksek devrinde artı 5 dakika daha çırpıyoruz.
Cevizi , karbonat ve unu ekledikten sonra un kaybolana kadar tahta kaşıkla karıştırıp, yağlanmış kalıba alıyoruz. 
165 derecede 45 dakika pişiriyoruz. 
Süre sonunda kürdan testi yapmayı unutmuyoruz. 
Unutmayın, fırınlar da kadınlar gibidir hepsinin başka bir "ayarı" var. 

O zaman pişirenlere, yiyenlere, doya doya koklayanlara afiyet olsun. ;)