8 Ocak 2015 Perşembe

Lift Me Up / Beni Yukarı Çek / Tiramisu

Kod adı : Ti ra mi su. 

İtalyan kökenli. 

Tiramisu olarak yazılıyor. 

Baş döndürüyor.

Damağından boğazına akıyor.

Yumuşak, krema etkisinde sanki.

Dokunup, bir parmak alma hissi yaratıyor.

İçini azıcık yakıyor.

Likörü var içinde, uçacak kadar az.

Koklatıyor.

Cezbediyor.

Kilo yapıyor.

Şekeri değil ama kolesterolü zıplatıyor.

Heyecan yaratıyor.

Kana karışmaya başladığında, mutlu ediyor. 

Çarpıp, geçiyor ağzından midene doğru.

Aşık ediyor.

Bu zinciri tekrarlama isteği yaratıyor.

Kaşıktakinin bittiğini anladığın vakit, bir kaşık daha...

Yetmezmiş gibi eline aldığın kaşığın küçük olduğunu fark etmeni sağlıyor.

Tören devam ediyor.


Törenin nedeni şahsiyet, Tiramisu, belki de şimdiye kadar duyup da duymamazlığa geldiğiniz, sevmem ben, anlamam çok, iyi peki bakarız dediğiniz şeylerin bileşkesidir. 
Üretmek için zamanını kolladığınız lezzet Tiramisu neden olmasın?


Kaç yaşındasın şu an? 

Tiramisu yeme şansın oldu mu? 

Sever misin? 

Kahve ile aran nasıl?

Badem, acıbadem sever misin? 

Lezzetlere meraklı mısın? 

Yoksa midene mi düşkünsün? 

En az bir olumlu cümle kabul. 😉

İtalya'da doğan, dünyayı saran sihiri, bugün layıkı ile yaratma şansım oldu. Kar, soğuk, hava buz, okul tatil. Tiramisuyu, karlı havanın; gülümseten, yaratıcı ve kilo aldırıcı etkilerinden sayabilirim. Bazen bir şeyi yapmak için "Hadi" der ya insan. Bugün tiramisuya "Hadi" diyesim geldi.
Israrcı olmama gerek kalmadan, kendini meydana çıkarıverdi tiramisum. 

Pek çok tarif var etrafta. En bilineni de muhallebi yapıp, içine labne ekleneni. 
Sakın diyorum sana ! 
O yediğinin şey olsa olsa tatlandırılmış peynir altı suyu püresi.
Bu adamlar yapmış. 
Dünyaya ün salmış.
Hiç düşündün mü neden?

Kelime anlamı Türkçe'ye çevrildiğinde ; "Beni Neşelendir" ya da "Beni Yukarı Çek". 


Düşünsene.

İtalyanları nasıl biliyoruz? Kalabalık aileler, neşeli insanlar, esmer güzeli kadınlar, dalyan gibi adamlar. Çekiciler. Bakışları delici hepsinin. Güleryüzlüler. Sanki sabah mutlu uyanıyorlar. Mutluluğa programlı insanlar aslında. Yük olarak görmüyorlar hayatı. Gündüz işinde gücünde, akşam sosyal hayatın içindeler. Orada bir lunapark var, renkli ve eğlenceli hadi koşalım hadi ama hadiii kafasında insanlar. Hayat felsefeleri bu! 
Her akşam o kocaman kalabalık sofrayı kuruyorlar. Neşe içinde yiyorlar yemeklerini. Ve hep birbirlerini dinliyorlar. 

Masada
illaki Pasta / Makarna oluyor.
İlla ki şarap.
İlla ki sohbet.
İlla ki aşk...

Eskileri çok hanımefendi / beyefendiler.
Kesinlikle nezaket önemli onlar için. 

Mutluluğa o kadar hazırlar ki, toplamda en fazla 8 kaşıkta bitirecekleri tatlılar için dahi; "Beni Neşelendir" diyebiliyorlar.

Çocukluğumdan beri hep İtalya serüveni yaşamak vardı kafamda. 
Tam 18 ay, askerlik yaparmış gibi eziyetli ve bitmek bilmeyen, aralıksız çalışmamın üzerine ,rotam büyük İtalya olmuştu. 
Roma, Floransa , Venedik.
Koşturmaca ile geçen 8 günde, orjinalini Venedik'te Cavaour Caffe'de deneme şansım oldu. 
Kahve sevmeyen Bayan aY, yani ben, eğer dükkanda bulabilseydim, en az 2 porsiyon daha yiyebilirdim.
Efsane dedikleri bu olsa gerek.
Adamlar ne yapmışlar anlayamadım önce. Bizim reçel kaselerimizden hallice, minicik şeylere dünyanın en baştan çıkarıcı tatlarından birini yerleştirmişler.

Tabii her güzel şeyin sonu var ya bu hayatta. 

Değerini biliyorsan, koklayarak, doyarak, tadını gerçekten anlayarak yersin. 
Mide düşkünü beyinden ibaretsen, ohoo ben kime diyorum!!! Ben cümleyi yazana kadar midene indirdin değil mi porsiyonu? Pess!!! Görmesin gözüm seni.

Ben tadına vararak yedim o gün. 
Hatta midemi şenlendirdim yanında muhteşem bir Latte ile. Kasenin dibindekileri, ben turistim yaaee takmam kimseyi amaaa mantığında olsam kesin parmağımla sıyırp, yalardım. Yediğimiz cafe, bizim Baylan havasında. Son derece sıcak bir ortam ve emektar çalışanları vardı. Ortam kaldırmadı diyelim, kase ile parmak buluşmasını. 😄

Beni bilenler, aklımdan geçen parmakla yalama kısmına hayret ettiler biliyorum ama demek ki hepimizin içinde küçük magandacıklar var. Yaşatmayı ya da susturmayı bilmek gerekiyor, bazen.

Ufak kaçamaklar halinde gittiğim MSA'da, öğrendiğim tarif bugün beni tekrardan İtalya'ya götürdü. İşte bu kez oldu, dedim  kendime.

Hayalimdeki İtalyan, içinde yaşayacağı bedeni buldu.

Ellerime doğdu.
Ellerimle doğurdum onu.

Bugüne kadar Tiramisu fantazimin içine,Türk usulü muhallebi, İngiliz Labne'sini kattım.

Sonuç ne oldu?

Türk asıllı, yabancı dili İngilizce olan, görüntüsü de sahte İtalyan olan bir tür tatlı yapmış ve herkese yedirmiş oldum.

Ben bir şeyi dilerken ya da yaparken hep "Tam" olsun diye sipariş veririm hayata.
"Olmuşken, en iyisi olsun."
Gönlüme göre olsun.
Gözüme göre olsun.
Tadı bana göre olsun.

Herkes değerli.
Herkes biricik.
Herkes hak ediyor .... Olmayı. 

Bu .... Sizin istekleriniz.

Siz doldurun gönlünüzce .... Ları.

Demem o ki, Türk'e İngiliz muamelesi yapıp, İtalyan olmasını bekleyin.

İsteğiniz İtalyan ise, doğrudan çalın kapısını.

Hayat bir tane. 
İkincisi olsa hayatın,İtalyan olmayı ...
Neşeli mi neşeli bir İtalyan olmayı ...

Aman canım, isteyelim belli mi olur? 
Markette alış-veriş yaparmış gibi : Koy sepete!

Ben bugün İtalya'nın çaldım kapısını.
Pişman mıyım, hayır hiç ama hiç değilim.
Yarın olsun yine yapar, yine yerim.
Belki de ansızın kapı çalacak ve beklemediğiniz misafiriniz elinde bir porsiyon İtalyan ile gelecek? 
İtiraz etmeden yiyin derim.
Hayat bir kere. 😉

Türk usulü senelerdir bulamadığınız tat, belki de bir akşam pat diye karşınıza çıkacak. Diette olsanız bile "Hayır" diyemeyeceksiniz. Kalorisi korkutacak belki. Ama koklayınca, aklınızı başınızdan alacak. 

Bir kaşıkla başlayacaksınız...

Ve bingo! "Beni Yukarı Çek" cümlesini yakaladınız.

Artık İtalyan stiline haizsiniz.

Bundan böyle Türk stili sizi açmayacak.

Emin olun, bu tadı unutamayacaksınız. 😉😉

Bayan aY garantisi veriyorum. Siz bu İtalya'nın dokusunu, kokusunu, endamını, damağınıza yerleşmesini bir ömür unutamayacaksınız. 😎😎

Ben yine Türk kafamı (gitse bir kaç kıta öteye de rahatlasam dediğim Türk kafamı) almışım, tiramisularıma İngiliz muamelesi yapıp, Love yazmışım.
Yine bir Türk var karşımda sanmışım, Aşk yazmışım.

Sence de Bayan aY, iflah olmaz değil mi?

Yiyebilecek sağlığınızın, yapabilecek imkanınızın olması dileklerimle.

Tarifi paylaşıyorum. 
Fotoğrafları da ekleyeceğim, belki daha fazla fikir vermiş olurum. ☺️

Malzemeler:

400 gr Mascarpone Peyniri (Metro Market, 3M Migros ya da Macrocenter'dan alabilirsiniz.)
4 orta boy yumurta.
100 gr toz şeker.
1 fıske tuz.
40 ml krema.
180 gr kedidili.


Islatmak için,

2 yemek kaşığı granül kahve.
300 ml su.
3 yemek kaşığı toz şeker.
2 tatlı kaşığı kahve likörü.
Acıbadem aroması.

Üzerine serpmek için kakao.


Yapılışı:
Kaynar suya, eklediğimiz kahve ve şekeri karıştırıyoruz. Ilınınca, likörü ilave ediyoruz. 


Yumurtanın ak ve sarılarını derince çırpma kaplarına ayrı ayrı koyuyoruz.
İlk etapta yumurta akı ilgi bekliyor. 
Kabarana kadar akları çırpıyoruz.
Ardından, tuzu ve şekerin yarısını ilave ediyoruz. Ters çevirdiğimizde, kıpırdamayacak hale gelene kadar çırpıyoruz. Ne zaman yerinden kalkamayacak kadar, hareketsizleşiyor o zaman dolaba atıyoruz yumurta aklarını.




Sıra geldi yumurta sarılarına. Yalnız kalmasınlar. Yanına krema, mascarpone ve kalan şekeri ekliyoruz. Sadece 2 dakika çırpıyoruz. Fazla çırpmak, peynirin kesilmesine neden olur. Benden dost tavsiyesi. :) 

Ardından dolaba koşup, apak hale gelmiş yumurtalarımızı alıyoruz. 
Yumurta sarımızın olduğu karışıma ilave ediyoruz.
Sönmemesi için spatula ile karıştırıyoruz.

Ardından en heyecanlı kısım geliyor karşımıza!
İster porsiyonluk, ister büyük bir servis kabına hazırlayabiliriz bu İtalyan'ı.
Likörünü ilave ettiğimiz kahve eşliğinde, bir kat kedi dillerimizi servis kasesinin içine dizip, ardından kahve ile ıslatyoruz. Üzerine kremamızdan koyuyoruz. Tekrar bir kat kedi dili, kahve ile ıslatıyoruz. Ve son kat! Kremamızı koyuyoruz. En az 6 saat dolapta soğutuyoruz.
Servis esnasında üzerine kakao serpiyoruz.

Eğer benim gibi iflah olmayanlardansanız, üzerine şekil yapmak! serbest. 

İster Love,
İster Aşk,
İster Amore.

En iyisi :

"Beni Neşelendir"
"Beni Yukarı Çek"

Diyerek, kaşıklamaya devam.

Pişman olmak yok. ;) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder