15 Ocak 2015 Perşembe

Kestane Hususunda Başarılı Adayların Başvurması Rica Olunur

Pusulayı şaşırmadım merak etmeyin. Yani aklım başımda. Aslında değil. Aman işte her zamanki gibiyim. 
Kestaneden anlayan kişileri neden mi arıyorum? 
Son 4 günümüzün fenomeni olan "Kestaneli Cheesecake" in malumunuz bol miktarda kestaneye ihtiyacım vardı. 
Her zaman olduğu gibi bayan aY, kafası ile adım adım hazırlıklarla işe giriştim. 
Önceliğim dünyalar tatlısı kestaneler oldu. Tarife girecek olan kestanelerin, adana/urfa kebap halleri değil de haşlanmış ve kendini salmış hali gerektiğinden öncelikle haşlama yolunda ilerlemeye çalıştım.
Canım hep tez ya benim!! Hep bir yerlere acelem var. Korkuyorum, bir gün yetişmeye çalışacağım ama dönüşü olmayacak yolumun diye! 
Neyse işte, aklımda kalan kestaneli tatlı fikirlerine göre işe giriştim. Yarım kilo kestane, keskince bir bıçak ve tepsi.
Koca kazık olma yolunda ilerleyen ben, ( bir de aşçı olma fantazim var ya evlere şenlik) hayatımı kestaneleri löpleterek geçirmiş olduğumu, ellerim yarıklar içinde kalınca anladım.
Herkesin aklı fikri kendine de, nefes alıp veren fanilerden biri de , benim bıçakla kestanelere girişmemden önce, onları suda bekletmem gerektiğini yazıverdeydi keşke bir yerlere! 
Elime aldığım her kestanese sağ işaret parmağım daha da ızdırap çekti.
20. Kestane dolaylarında, kestaneyi tepsiye yatırıp, bombeli tarafına bir uzun / bir kısa çizik atıyordum. 
Sanırım 40'a yakın kestaneyi bu formüle bıçakladım.
Bildiğim tek şey var. Öküz öküüüz diye nitelendirdiğim canlılara, kestaneyi çizmesi için ( sapık sapık düşünmeyi bırak okuyucu, bildiğin tarifteki kestane bu ) ihtiyacımvarmış meğer.
Hadi o da kalsın, ne hazırcı bir canlıyım ben. Abim desen ayrı, kız arkadaşım desen ayrı; aman senin elin acımasın; diye senelerdir ağzıma sokar durular kestaneyi.
Sonuç mu, sonuç benim gibi narin ama kestanesever oluyorsunuz.
Eh, herkes ister değil mi prensesler gibi ayağına gelsin yemişler?

İşkence bitti mi dersin? 
Elbette bitmedi.

Kullanacağım güzelim kestaneleri azıcık şeker, bol miktarda su ile haşlamam grekiyordu. Olimpik havuz ölçülerinde bir tencereye suyu, şekeri ve çilekeş kentanelerimi koydum. Önce yanardağ misali kaynar sularını sağa sola attı, sonra da yola geldi kaynamaya başladı.
Başında bekleyecek değilim ya! 
Alarımı 30 dakikaya kurdum, totomu yaymak üzere istirahate çekildim.
Hadi bu böyle olmayacak kalkıp bir oje süreyim dedim. (Mutfakta İşi bitirince bayan aY, süslenme işlerine girişir.)
Ojeler sürüldü. Binbir özenle sürüldü. Hatta ve hatta Sally Hansen' a mektup yazıp, sponsor olmasını isteyeceğim bana. Mevzu o kadar derin.

Ojelerimin kurumasına yakın bir sürede alarm çaldı ve mutfağa gittim.
Ne mi gördüm?
Ne gördüm değil ne göremedim??!!
Olimpik tencere, yarısına kadar yanmış, hatta kestanelerimin de yarısı yanmış, havuzun suyundan eser kalmadığı gibi dumanlar ayyuka çıkmış, her nedende bir tek benim burnum kokuyu alamamıştı!

Gördüklerim karşısında küfürle karışık kendime söyledim.

Hayır zaten beddualarım da sürekli kendime!

Gece olmuş saat 01:45 oje sürmek anormal, kestane kisvesi altında neredeyse evi ateşe veriyor olmak ...

Bütün bu çıkmazın içinde cezamı kendim keserek 2 saat kadar kestaneleri ayıklamaya çalıştım.

Ölmek var, dönmek yok! 

O cheesecake pişecek!!! 


Hazırlığını bir gece önceden yaptığım cheesecake'imin yanına kabuklarından ayırdığım kestanelerimi koydum ve uykuya daldım.

Moral bozmak yok. Adam edeceğim ben bunları ama nasıl?
Rondodan geçirilmiş kestaneleri, biraz su, süt ve şekerle marmelat haline gelene kadar pişirdim. 
Soğutup, dolaba attım yeniden.
Yalnız bu kez de rengi hoşuma gitmedi!!!


Önemli olan sunum değil mi? 
Görüntüsü güzel olan her ne varsa ayran bıdalası gibi "aaaaaağğğğğğ" deme huyumuz yok mu; var elbette!

Ah sevgili kestane, bugüne kadar kendime dair pazarlama politikalarında sınıfta kaldığım aşikar ( 1 adet evlenme teklifi, çok adet terkediliş, 1 adet terkedilemeyiş; sonuç : hala bekarım )ama senin kaderin aynı olmasın. Sana bir şekil yapayım dedim ve sıkma uçlarımla kendisine minik minik şekiller verdim. 
Yetmedi, renklensin diye üzerine havalı bir çikolata sosu yaptım.

Ben, o kadar işkenceden sonra ihya ettim ya kestanelerimi, onlar da eksik olmasın; damaklarımızı şenlendirdiler.
Pek çok kişiye kısmet oldu yemesi.
Hatta kendimi bir sonraki gün, 2 kişilik bir porsiyonu çatallarken yakaladım. 
Vallahi nasıl oldu, dolabı nasıl açtım, suyu kaynatıp, muazzam earl greyi ben mi demledim o kısmını bilmiyorum! 😎 desem de inamma. 

Azıcık kilo aldım ama pişman değilim.
Sahilyolu beni bekler. ;) 

Tarifi veriyorum. 

Azıcık zahmetli, başarmak istersen vallahi şimdiden kolay gelsin. Haaa bir de hepsini tek başına yeme isteği yaratıyor insanda. 

Kilolara dikkat. 

Mutlu haftalar. ☀️☀️😊😊

Malzemeler ( 23 cm çapında kalıp için) 

250 gram kakaolu bisküvi,
100 gram tereyağı,

4 iri yumurta,
500 gram philadelphia peyniri, ( Makrocenter'da bulabilirsiniz) 
100 gram krema,
160 gram toz şeker,
1 paket vanilya,

40 adet suda haşlanmış kestane,
4 yemek kaşığı şeker,
2 yemek kaşığı su, 
2 yemek kaşığı süt.

Çikolata sosu için:
100 gram bitter çikolata
30 ml su.

Yapılışı:

Bisküvileri rondodan geçirip, erimiş tereyağı ile kavuşmasını sağlıyoruz. Ardımda kaşık yardımı ile kalıbımıza basıyoruz.
Sarısı ve beyazlarını ayırdığımız yumurtaların sarılarına, şekerin yarısı ekleyip 5 dakika, kremayı ekleyip 2 dakika ve peyniri ekleyip, 2 dakika daha çırpıyoruz. En son vanilya ilavesi ile 1 dakika daha çırpınca kenara dinlenmeye alıyoruz kendisini.
Yumurta aklarını, şekerin yarısı ile kar gibi olana dek çırptıktan sonra, spatula ile sarılara yediriyoruz. 110 derece önceden ısıtılmış fırında 65 dakika pişiriyoruz. 
Formül şu : ortası cıvık kalacak, kalıbı sallayınca hareket etmeli.

Soğuduktan sonra fırına attığımız kekimizi 1 gece dolapta uykuya dalmasını sağlıyoruz.

Sonraki gün, bahsi geçen kestane olaylarına giriyoruz. 
Burada damak tadı devreye giriyor. Bizim evde herkes yemeğe hevesli ama şeker için hassas olduğundan, ben şekeri az kulandım. Siz isterseniz, hazır kestame şekerinin en ballısından alıp, rondodan geçirip kullanabilirsiniz.

Çikolata sosu da size kalan bir detay.

Ben renk katmak istedim olaya. Mevzu bundan ibaret. 

Deneyecek olanlara afiyet olsun. 

Ağzınızın tadı hiç bozulmasın. :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder