İnsan kendisini sevmeyi bırakır
mı? Sorun bu. Sağından solundan, ortasından, altından, üstünden, kenarından bu
cümleye yaklaşalım.
Bundan
yıllar yıllar evvel yine bir gece uykudan uyanmış, rüyamda gördüğümden yola çıkarak
yazmaya başlamıştım. Gel zaman git zaman kaç kez ne yazdım, onu bunu mu şunu mu
derken araya zaman hem de öyle böyle değil kocaman takvimler girdi.
Kişi ne
zaman üretken olur diyorum şimdi. Aradan geçen 4 seneyi bir düşünüyorum da. Ruh
özgür olursa kişi üretken olur. Yükü atabildiyse kişi üretken olur. Kendini
affedebildiyse kişi üretken olur. Ağır geçen bir kabullenme dönemi bittiyse
kişi üretken olur.
Başımıza
gelen her olumsuzluğun bir nedeni var. “Neden ben?” diyerek, isyan edip,
sonrasında kabuğuna çekilmek, insanlar dışında başka canlı türlerinde sanırım
yok.
İşte tam
da bu noktada ben bir gece kendimi affettim. Suçlu aramayı bıraktım. Unuttuğum
geçmişim anızın aklıma düştü. Film şeridi derler ya, ışık hızı ile kafamdan
eski günlerim geçti.
Hayatımın
en bunaltıcı günleri bankacılık yaptığım zamanlardı. Önceleri meraktan, sonra
uzaklara kaçma istediğimden, sonrasında da kanıma giren keşfetme arzusundan bir
oraya bir buraya kendimi gezerken buldum.
İşte tüm o
berbat, baskı dolu, sıkıcı, beni insanlıktan çıkarak zaman diliminde kendime
huzur veren bir yol bulmuştum : y o g a
Avrupa
yakasından, Anadolu yakasına cuma trafiğinde koşarak gelip, derse girip,
akşamın kör saatinde eve döndüğümü biliyorum.
Bu böyle
uzun süre devam etti. Haftada 2 gün hem de. Şimdi ne mi yapıyorum? Ofisten
çıkıyor 3 durak yürüyor ardından eve geliyorum. Düşünmeyi, anlamayı,
yargılamayı, araştırmayı, karşılaştırmayı bırakıyorum. Mesaim bitince bedenim de
kontak anahtarını çıkarıyormuşum meğer!
Alışkanlıklar
dediğimiz şeyin, kazanılması da hiç zor değil. 1. kez yaparsın boğucu gelir. 2.
kez yaparsın ne gerek vardı dersin. 3.’yü yaparken tepkin normalleşir. İşte ben
de zamanla işten çık-eve git rutinimi normalleştirmişim. Araya sinema giriyor,
tiyatro giriyor ama işten çık - eve git rutini bana tutkalla yapışmış gibi
devam ediyor.
Bugün bu
rutini kıracak güçteyim. Nedenini bildiğim yüklerimden kurtulma kararını dün bu
zamanlarda aldım. Ardından gelen öğlen de ilk aşamayı tamamladım.
Fotoğraf, pinterest.
Kendimi
affettim.
Kendimi
yeniden seviyorum.
Cezam
bittiğine göre, ben önce ruhumu sonra da bedenimi iyi etmeliyim.
Esas olan
kişinin kendisi. Çünkü hep, her zaman, her koşulda, her mevsimde, her senede,
her yüzyılda insanı kurtaran yine kendisidir.
Hayatımın kalanı
için, buhrana girmeme neden olan, beni ansızın yakalayıp, beni nefessiz bırakan
- bırakacak olan durumların hiçbirini kabullenmeme kararı aldım. Benim doğrum,
benim çizgim, benim yolum ne ise bitmeyecek. Mücadeleyi bırakmayacağım.
Kendimi
seviyorum.
Kendimi
unutmayacağım.
İsyan
etmektense çözüme doğru yürümek yapılacak en sağlıklı şey.
Geçmişte
başarabildikleriniz aklınızdan çıkmasın.
Ben çok
ama çok acı bir şekilde unutmuşum. Hafızam, kötü anıları artık saklamıyor ama
bana ihanet edip, kendime “ hadi” diyeceğim anılarımı da silmiş olmalı ki, ölü
toprağımı atmam senelerimi aldı.
Kendime
döndüğüm için, ayakta durmak için gücü yine kendim kendime verdiğim için,
aklıma koyduğumu yaptığım için, korkusuz olduğum için, giden günlerin geri
gelmeyeceğini bildiğim için, kendimi daha da çok seviyorum.
Ruhumu,
aklımı bambaşka rotalara çevirmeye hazırım.
Alışkanlardan
değil tutkudan, başarma istediğinden, görme arzumdan, keşfetmeye olan
bağlılığımdan kendime çizdiğim yoldan vazgeçmeye niyetim yok.
Ve en
güzeli ne biliyor musunuz? Hayal etmek! Kurduğum hayallerin gerçekleşmesini
görmek ☺️
Hayal
kurmaktan asla korkmayın. Çünkü onlar hayat rehberimiz.
Hiçbir
zaman rehbersiz kalmamanız dileği ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder